اَلْحَلْتُ [el-ḩalt] (ضَرْبٌ [ḋarb] vezninde) Tırâş eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ رَأْسَهُ حَلْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا حَلَقَهُ Ve ishâl ile çımkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ بِسَلْحِهِ إِذَا رَمَاهُ Ve borç ödemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ دَيْنَهُ إِذَا قَضَاهُ Ve posttan yün yolmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ الصُّوفَ إِذَا مَرَقَهُ Ve bir kimseye bir nesne vermek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ فُلاَنًا إِذَا أَعْطَاهُ Ve bir kimseyi değnekle yâ âher nesne ile vurup dövmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَهُ كَذَا سَوْطًا إِذَا جَلَدَهُ Ve dâ΄imâ ata binip arkasından inmemek vechiyle mülâzım olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَتَ ظَهْرَ الْخَيْلِ إِذَا لَزِمَهُ
اَلْحَلْتُ [el-ḩalt] (ḩâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Baş tırâş etmek; yukâlu: حَلَتُّ رَأْسِي مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ حَلَقْتُهُ Ve borç ödemeğe dahi derler; tekûlu: حَلَتُّ دَيْنِي أَيْ قَضَيْتُهُ Ve yün yolmağa dahi derler; tekûlu: حَلَتُّ الصُّوفَ أَيْ مَزَّقْتُهُ Ve bir nesne vermeğe dahi derler; yukâlu: حَلَتُّ فُلَانًا أَيْ أَعْطَيْتَهُ Aṡmaʹî eyitti: Vurmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: حَلَتُّهُ مِائَةَ سَوْطٍ أَيْ جَلَدْتُهُ ve اَلْكُلُّ مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı