اَلْحَلُوَّةُ [el-ḩaluvvet] (عَدُوَّةٌ [ʹaduvvet] vezninde) ve
اَلْحَلِيَّةُ [el-ḩaliyyet] (غَنِيَّةٌ [ġaniyyet] vezninde) Manzarası pek hoş ve şîrîn ve dil-nişîn nâkaya vasf olur; yukâlu: نَاَقةٌ حَلُوَّةٌ وَحَلِيَّةٌ أَيْ تَامَّةُ الْحَلَاوَةِ
اَلْحِلْيَةُ [el-ḩilyet] (ḩâ’nın kesriyle) Bu dahi düzgüne ve pîrâyeye denir, حَلْيٌ [ḩaly] maʹnâsına; cemʹi حِلًى [ḩilâ] gelir ḩâ’nın kesri ve elifin kasrıyla ve حُلًى [ḩulâ] gelir ḩâ’nın zammıyla. Ve
حُلَى السَّيْفِ [ḩula’s-seyfi] ve
حُلَاةُ السَّيْفِ [ḩulâtu’s-seyfi] ki ḩâ’ların zammıyladır, bundandır ki kılıçın balçağında ve niyâmında olan zîb ve zînetlerden ʹibârettir. Ve
حِلْيَةٌ [ḩilyet] Hilkat ve sûret ve sıfat maʹnâlarına müstaʹmeldir; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الْحِلْيَةِ أَيِ الْخِلْقَةِ ve tekûlu: عَرَفْتُهُ مِنْ حِلْيَتِهِ أَيْ صُورَتِهِ وَصِفَتِهِ
اَلْحَلِيَّةُ [el-ḩaliyyet] (ḩâ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Zînet sâhibi olan ʹavret.
اَلْحِلْيَةُ [el-ḩilyet] (ḩâ’nın kesri ve lâm’ın sükûnuyla) Kılıç zîneti olan nesne.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı