el-ḩalḵâ ~ اَلْحَلْقَى

Vankulu Lugatı - الحلقى maddesi

اَلْحَلْقَى [el-ḩalḵâ] (ḩâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnu ve elifin kasrıyla) Boğaz ağrısına mübtelâ ol demek olur, fiʹl-i mahzûf iʹtibârıyla. Ebû Naṡr Aḩmed b. Ḩâtim eyitti: Bir nesneden taʹaccüb olunsa خَمْشَى [ḣamşâ] ve خَدْشَى [ḣadşâ] ve عَقْرَى [ʹaḵrâ] ve حَلْقَى [ḩalḵâ] derler, gûyâ ki خَمْشَى [ḣamşâ] ḣâ-i muʹcemenin fethi ve elifin kasrıyla tırmalamak maʹnâsındandır, خَدْشَى [ḣadşâ] kezâlik tırmalamak maʹnâsındandır, عَقْرَى [ʹaḵrâ] cirâhat maʹnâsındandır. Ve fi’l-hadîsi: حِينَ قِيلَ لَهُ إِنَّ صَفِيَّةَ بِنْتَ حُيَيٍّ حَائِضٌ فَقَالَ “عَقْرَى حَلْقَى مَا أُرَاهَا إِلَّا حَابِسَتَنَا” Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: O aslında حَلْقًا وَعَقْرًا dır, muhaddîsûn عَقْرَى وَحَلْقَى derler dedi. Ve bunun maʹnâsına aslında عَقَرَهَا اللهُ وَحَلَقَهَا اللهُ idi, yaʹnî عَقَرَ جَسَدَهَا وَحَلَقَهَا أَيْ أَصَابَهَا اللهُ بِوَجَعٍ فِي حَلْقِهَا Ve bu ʹArabların رَأَسْتُهُ ve عَضَدْتُهُ ve صَدَرْتُهُ dedikleri gibidir, kaçan başına ve koluna ve göğsüne vursalar. Ve حَلَقَهُ dahi böyledir, kaçan boğazına vursalar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı