اَلرَّاهِبُ [er-râhib] Arslana ıtlâk olunur, âteşten ve sayhadan ve baʹzı nâçîz nesnelerden havf eder olduğu için, niteki horozun sesinden ve taşt ve leğen makûlesinin çangırtısından ve هِرَّةٌ [hirret]ten dahi havf eder; şecâʹatle muttasıf olduğu gibi, cebânetle de muttasıftır. Ve
رَاهِبٌ [râhib] Naṡârâ tâ΄ifesinin papazlarına ıtlâk olunur, selefte nâstan inkıtâʹ ve inzivâ birle taʹabbüd ve tenessüke saʹy ve mücâhede ve mülâzemet ederler idi. Cemʹi رُهْبَانٌ [ruhbân] gelir râ’nın zammıyla ve gâh olur ki رُهْبَانٌ [ruhbân] cemʹ olduğu gibi ثُعْبَانٌ [šamp;uʹbân] kelimesi vefkince müfred olur, fi’l-asl masdar olmak hasebiyle. Bu sûrette cemʹi رَهَابِينُ [rehâbîn] ve رَهَابِنَةٌ [rehâbinet] gelir râ’nın fethiyle ve رَهْبَانُونَ [rehbânûn] gelir ki cemʹ-i sâlimdir.
اَلرَّاهِبُ [er-râhib] Zâhid-i Nasârâ olan kimse.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı