الرَّبْءُ [er-reb΄] (râ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Düşmanı ya ʹaskeri gözetmek için; dîd-bân yâ karakol olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَهُمْ وَرَبَأَ لَهُمْ رَبْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا صَارَ رَبِيئَةً لَهُمْ Ve yükselmek, ʹulüvv ü irtifâʹ maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ إِذَا عَلاَ وَارْتَفَعَ Ve yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ الشَّيْءَ إِذَا رَفَعَهُ Ve bir nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ الشَّيْءَ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve gidermek maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ الشَّيْءَ إِذَا أَذْهَبَهُ Ve ecnâs-ı taʹâm biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ فُلاَنٌ إِذَا جَمَعَ مِنْ كُلِّ طَعَامٍ Ve ağır ağır yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ الرَّجُلُ إِذَا تَثَاقَلَ فِي مِشْيَتِهِ Ve yükseğe çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَبَأَ عَلَى جَبَلٍ أَيْ أَشْرَفَ Ve bir nesneye mübâlât edip onu kemâ-huve idrâk eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; gûyâ ki dîd-bânın dikkat ve imʹânı gibi dikkat ve mübâlâtla tahsîl-i vukûf ve ıttılâʹ eder; yukâlu: مَا رَبَأْتُ رَبْأَهُ أَيْ مَا عَلِمْتُ بِهِ وَلَمْ أَكْتَرِثْ لَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı