اَلسِّمَاطُ [es-simâṯ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Sıra ve diziye denir; tabura dahi denir; yukâlu: دَخَلَ سِمَاطَ الْقَوْمِ أَيْ صَفَّهُمْ Ve
سِمَاطُ الْوَادِي [simâṯu’l-vâdî] Sadrıyla müntehâsı beynine ıtlâk olunur; yukâlu: أَخَذَ سِمَاطَ الْوَادِي أَيْ مَا بَيْنَ صَدْرِهِ وَمُنْتَهَاهُ Cemʹi سُمُطٌ [sumuṯ] gelir zammeteynle. Ve
سِمَاطُ الطَّعَامِ [simâṯu’ṯ-ṯaʹâm] Sofraya uzun uzadı dizilmiş taʹâma ıtlâk olunur. Mü΄ellif مَا يُمَدُّ عَلَيْهِ ʹibâretiyle tefsîr eylemekle müsâmaha eylemiştir; ve yukâlu: هُمْ عَلَى سِمَاطٍ وَاحِدٍ أَيْ عَلَى نَظْمٍ وَاحِدٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı