اَلسِّمْعَنَّةُ [es-simʹannet] (قِرْشَبَّةٌ [ḵirşebbet] vezninde) ve
اَلسُّمْعُنَّةُ [es-sumʹunnet] (طُرْطُبَّةٌ [ṯurṯubbet] vezninde) ve
اَلسِّمْعَنَّةُ [es-simʹannet] (نِظْرَنَّةٌ [niżrannet] vezninde ve سِمْعَنَةٌ [simʹanet] dahi lügattır, خِرْوَعَةٌ [ḣirveʹat] vezninde ki muhaffeftir, bunlar da نِظْرَنَّةٌ [niżrannet] gibi mübâlaga için nûn’lar zâ΄idedir) Dinici ʹavrete denir, niteki نِظْرَنَّةٌ [niżrannet] dâ΄imâ halkın ahvâline bakıcı ʹavrete denir ki bunlar menhiyyâttandır; yukâlu: إِمْرَأَةٌ سِمْعَنَّةٌ نِظْرَنَّةٌ وَسُمْعُنَّةٌ نُظْرُنَّةٌ وَسِمْعِنَّةٌ نِظْرِنَّةٌ وَسِمْعَنَةٌ نِظْرَنَةٌ أَيْ مُتَسَمِعَةٌ سَمَّاعَةٌ
اَلسُّمْعُنَّةُ [es-sumʹunnet] (sîn’in ve ʹayn’ın zammı ve mîm’in sükûnu ve nûn’un teşdîdiyle) Şol ʹavrettir ki ziyâde işitici olmağın işittiği nesnede zann kullanmayıp cezm üzere ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ سُمْعُنَّةٌ نُطْرُنَّةٌVe Aḩmer zikr olunan kelimelerin evvellerin meksûr edip harf-i sâlisini meftûh ederdi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı