اَلسِّيَادَةُ [es-siyâdet] (sîn’in kesriyle) ve
اَلسُّودَدُ [es-sûded] (sîn’in zammı ve dâl-ı ûlânın fethiyle) ve
اَلسَّيْدُودَةُ [es-seydûdet] (sîn’in fethi ve yâ’nın sükûnu ve dâl-ı ûlânın zammıyla) Ulu olmak; yukâlu: سَادَ قَوْمَهُ يَسُودُهُمْ سِيَادَةً إِلَى آخِرِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı