اَلصَّبْنُ [eṡ-ṡabn] (غَبْنٌ [ġabn] vezninde) Menʹ ve sarf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَنَ الْهَدِيَّةَ عَنَّا صَبْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَفَّهَا وَمَنَعَهَا Ve aşık ile kumar oynayan, aşıkları ve nerd ve tavla oynayan, zarları merâmı üzere düzeltip atmak maʹnâsınadır, tâ ki dil-hâhı üzere otura; yukâlu: صَبَنَ الْقَامِرُ الْكَعْبَتَيْنِ إِذَا سَوَّاهُمَا فِي كَفِّهِ فَضَرَبَ بِهِمَا
اَلصَّبْنُ [eṡ-ṡabn] (ṡâd’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Menʹ-i keff maʹnâsına; yukâlu: صَبَنْتَ عَنَّا الْهَدِيَّةَ أَوْ مَا كَانَ مِنْ مَعْرُوفٍ يَصْبَنُ صَبْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَفَفْتَ Ve
صَبْنٌ [ṡabn] Kumâr oynayan kimse elinde kaʹbeteyni ıslâh edip attıkta قَدْ صَبَنَ derler ve أَجِلْ وَلَا تَصْبِنْ derler, “Kaʹbeteyni elde devr ettirip ilkâ kıl, ıslâh etme!” demek mahallinde.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı