eṡ-ṡab΄ ~ اَلصَّبْءُ

Kamus-ı Muhit - الصبء maddesi

الصَّبْءُ [eṡ-ṡab΄] (ṡâd’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve

الصُّبُوءُ [eṡ-ṡubû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir dînden çıkıp dîn-i âhere nakl eylemek maʹnâsınadır; asl meyl maʹnâsına mevzûʹdur; yukâlu: صَبَأَ الرَّجُلُ وَصَبُؤَ صَبْئًا وَصُبُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْخَامِسِ إِذَا خَرَجَ مِنْ دِينٍ إِلَى دِينٍ آخَرَ Ve delâlet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَأَ عَلَيْهِمُ الْعَدُوُّ أَيْ دَلَّهُمْ Ve bir nesne zuhûra çıkıp belirmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَأَ الظِّلْفُ وَالنَّابُ إِذَا طَلَعَ ve yukâlu: صَبَأَ النَّجْمُ إِذَا طَلَعَ Ve taʹâma el sunmak maʹnâsınadır; yukâlu: قُدِّمَ إِلَيْهِ طَعَامُهُ فَمَا صَبَأَ أَيْ مَا وَضَعَ إِصْبَعَهُ فِيهِ

Vankulu Lugatı - الصبء maddesi

اَلصَّبْءُ [eṡ-ṡab΄] ve

اَلصُّبُوءُ [eṡ-ṡubû΄] (ṡâd’ın fethiyle ve bâ’nın sükûnuyla evvelde ve zammeteynle sânîde) Tulûʹ etmek; tekûlu: صَبَأْتُ عَلَى الْقَوْمِ أَصْبَأُ صَبْئًا وَصُبُوءًا إِذَا طَلَعْتَ عَلَيْهِمْ Ve صَبَأَ نَابُ الْبَعِيرِ صُبُوءًا طَلَعَ حَدُّهُ Yaʹnî “Deve azısının tarafı belirdi.” Ve صَبَأَتْ ثَنِيَّةُ الْغُلَامِ طَلَعَتْ Yaʹnî “Sabînin ön dişi belirdi.” Ve ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] šamp;â-i müsellesenin fethi ve yâ’nın teşdîdiyle ön dişe derler. Ve

صُبُوءٌ [ṡubû΄] Bir dînden bir dîne çıkmak maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: صَبَأَ الرَّجُلُ صُبُوءًا إِذَا خَرَجَ مِنْ دِينٍ إِلَى دِينٍ كَمَا تَصْبَأُ النُّجُومُ أَيْ تَخْرُجُ مِنْ مَطَالِعِهَا [ Ve] كُلُّهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı