اَلصَّنِفَةُ [eṡ-ṡanifet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) ve
اَلصِّنْفُ [eṡ-ṡinf] (ṡâd’ın kesriyle) ve
اَلصِّنْفَةُ [eṡ-ṡinfet] (hâ’yla) Sevbin bir kenâr ve cânibine denir, ʹalâ-kavlin saçaksız tarafına yâhûd saçaklı kenârına denir; yukâlu: صَنِفَةُ الثَّوْبِ وَصِنْفُهُ وَصِنْفَتُهُ أَيْ حَاشِيَتُهُ أَيَّ جَانِبٍ كَانَ أَوْ جَانِبُهُ الَّذِي لاَ هُدْبَ لَهُ أَوِ الَّذِي فِيهِ الْهُدْبُ
اَلصِّنْفَةُ [eṡ-ṡinfet] (ṡâd’ın kesri ve nûn’un sükûnuyla) İzârın saçaksız cânibi, طُرَّةُ الْإِزَارِ [ṯurretu’l-izâr] maʹnâsına. Baʹzılar eyitti: صِنْفَةٌ [ṡinfet] izârın cânibidir mutlakan, saçaksız olsun olmasın.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı