اَلضَّرَائِرُ [eḋ-ḋarâ΄ir] Muhtâc olanlara ıtlâk olunur. Ve
ضَرِيرٌ [ḋarîr] Derenin bir cânibine dahi derler; yukâlu: نَزَلَ فُلَانٌ عَلَى أَحَدٍ ضَرِيرَيِ الْوَادِي أَيْ عَلَى أَحَدِ جَانِبَيْهِ Ve
ضَرِيرٌ [ḋarîr] Nefse ve bakiyye-i cisme dahi derler. Ve bir nesneye tahammül edip gamın çekmeğe de derler; yukâlu: إِنَّهُ لَذُو ضَرِيرٍ عَلَى الشَّيْءِ إِذَا كَانَ ذَا صَبْرٍ عَلَيْهِ وَمُقَاسَاةٍ لَهُ ve minhu kavluhum: نَاقَةٌ ذَاتُ ضَرِيرٍ إِذَا كَانَتْ شَدِيدَةَ النَّفْسِ بَطِيئَةَ اللُّغُوبِ Ve Ebû ʹAmr eyitti: Davar kısmından ضَرِيرٌ [ḋarîr] ona derler ki her nesneye tahammül eder ola. Ve
ضَرِيرٌ [ḋarîr] Bir zarar etmek maʹnâsına da gelir, مُضَارَّةٌ [muḋârret] gibi. Ve
ضَرِيرٌ [ḋarîr] Ekser istiʹmâli gayret maʹnâsınadır; yukâlu: مَا أَشَدَّ ضَرِيرَهُ عَلَيْهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı