eḋ-ḋaḩâ΄ ~ اَلضَّحَاءُ

Vankulu Lugatı - الضحاء maddesi

اَلضَّحَاءُ [eḋ-ḋaḩâ΄] (ḋâd’ın fethi ve elifin meddiyle) Şems tamâm mürtefiʹ olduğu zamâna derler; müzekkerdir. Ve

ضَحَاءٌ [ḋaḩâ΄] Güneşe çıkmağa dahi derler; tekûlu: ضَحِيتُ لِلشَّمْسِ ضَحَاءً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَرَزْتَ وَتَقُولُ ضَحَيْتُ أَيْضًا بِالْفَتْحِ وَالْمُسْتَقْبَلُ أَضْحَى فِي اللُّغَتَيْنِ جَمِيعًا Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ ابْنَ عُمَرَ رَأَى رَجُلًا مُحْرِمًا قَدِ اسْتَظَلَّ فَقَالَ أَضْحِ لِمَنْ أَحْرَمْتَ”Hadîs-i mezbûru muhaddisler bu vech üzere rivâyet kılmışlardır, hemzenin fethi ve ḩâ’nın kesriyle emrdir أَضْحَيْتُ sîgasından lâkin Aṡmaʹî eyitti: bu إِضْحَ لِمَنْ أَحْرَمْتَ لَهُ dur hemzenin kesri ve ḩâ’nın fethi ile ضَحِيتُ أَضْحَى sîgasından me΄hûz olmakla, zîrâ ki İbn ʹÖmer mezbûra güneşe çıkmakla emr etmiştir. Ve bundandır Bârî taʹâlânın ﴿وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَى﴾ (طه، 119) kavli. Ve

ضَحَاءٌ [ḋaḩâ΄] Kuşluk vaktinde ekl olunan taʹâmâ dahi derler غَدَاءٌ [ġadâ΄] gibi ġayn-ı muʹcemenin fethiyle.Ve mezbûra ضَحَاءٌ [ḋaḩâ΄] dediler ضُحَا [ḋuḩâ] vaktinde ekl olunduğu için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı