el-ʹabâb ~ اَلْعَبَابُ

Kamus-ı Muhit - العباب maddesi

اَلْعَبَابُ [el-ʹabâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Su içmek maʹnâsınadır; ve minhu kavluhum: “إِذَا أَصَابَتِ الظِّبَاءُ الْمَاءَ فَلاَ عَبَابِ وَإِنْ لَمْ تُصِبْهُ فَلاَ أَبَابِ” Yaʹnî “Âhûlar suyu buldukta içmezler ve bulmadıkları sûrette tecessüs eylemezler.” Mesel-i mezbûr giderek ihtisâr olunup “لاَ عَبَابِ وَلاَ أَبَابِ” ʹunvânında sâ΄ir olmuştur. Emšamp;âl-i Meydânî’de bu gûne mersûmdur ki âhû ve devekuşu ve sığır kısmı aslâ su talebinde olmazlar ve ıraktan görseler suya kasd ve vürûd eylemezler, meğer ki pek yakınlarında olur ise varıp içerler. Pes mesel-i mezbûrda isâbetten murâd suya ıraktan isâbet eylemek olur. Ve mesel-i merkûm dâhil-i ʹuhde-i zafer olan nesneden istignâ ile iʹrâz eylemek mevkiʹinde îrâd olunur.

اَلْعُبَابُ [el-ʹubâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Hurmâ yaprağına denir, خُوصَةٌ [ḣûṡat] maʹnâsına. Ve sel suyunun pek çok ve taşkın yerine, kezâlik kesret ve irtifâʹına yâhûd dalgasına denir. Şârih der ki pek ʹazîm ve taşkın ve püskürücü sel suyuna da denir. Ve Esâs’ta bu maʹnâ masdar olmak üzere de mersûmdur; yukâlu: عَبَّ الْبَحْرُ عُبَابًا Ve her şey΄in evveline denir ki kesret mevkiʹidir; yukâlu: عُبَابُهُ أَيْ أَوَّلُهُ Ve

عُبَابٌ [ʹUbâb] Mâlik b. Nuveyre’nin feresi adıdır. Yâhûd savâbı عُنَابٌ [ʹUnâb]dır, nûn’la.

Vankulu Lugatı - العباب maddesi

اَلْعَبَابُ [el-ʹabâb] (feth-i ʹayn’la) Masdardır, maʹnâ-yı mezkûr üzere. Ve kavluhum لَا عَبَابِ أَيْ لَا تَعُبَّ فِي الْمَاءِ Yaʹnî “Suyu defʹaten içme.” عَبَابِ [ʹabâbi] نَزَالِ [nezâli] vezni üzere emr olmakla. Ve ot uzamağa dahi عَبٌّ [ʹabb] derler; yukâlu: عَبَّ النَّبَاتُ أَيْ طَالَ

اَلْعُبَابُ [el-ʹubâb] (ʹayn’ın zammıyla) Su ʹazîm, çok olmak ve atılmak.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı