el-ḵâ΄il ~ اَلْقَائِلُ

Kamus-ı Muhit - القائل maddesi

اَلْقَائِلُ [el-ḵâ΄il] (ism-i fâʹildir) Söyleyici, mütekellim maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ قِائِلٌ وَقَالٌ عَلَى الْقَلْبِ وَالْحَذْفِ وَقَؤُولٌ كَصَبُورٍ بِالْهَمْزِ وَالْوَاوِ Ve قَائِلٌ [ḵâ΄il] kelimesinin cemʹi قُوَّلٌ [ḵuvvel] ve قُيَّلٌ [ḵuyyel] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde, gûyâ ki قِيلَ lafzındandır ve قَالَةٌ [ḵâlet] gelir, سَادَةٌ [sâdet] ve قَادَةٌ [ḵâdet] gibi ve قُؤُولٌ [ḵu΄ûl] gelir zammeteynle hemze ile ve vâv ile.

Vankulu Lugatı - القائل maddesi

اَلْقَائِلُ [el-ḵâ΄il] (yâ’nın kesriyle) Vâhidi, bir kaylûle eden kimse maʹnâsına. Ve

قَيْلٌ [ḵayl] Kaylûle edici maʹnâsına da gelir. Ve

قَيْلٌ [ḵayl] Nısf-ı nehârda olan şürbe dahi derler; yukâlu: هُوَ شَرُوبٌ لِلْقَيْلِ إِذَا كَانَ مِهْيَافًا دَقِيقَ الْخَصْرِ يَحْتَاجُ إِلَى شُرْبِ نِصْفِ النَّهَارِ Ve مِهْيَافٌ [mihyâf] mîm’in kesriyle susuz, عَطْشَانُ [ʹaṯşân] maʹnâsına. Ve خَصْرٌ [ḣaṡr] böğür maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı