اَللَّبْوَةُ [el-lebvet] (عَنْوَةٌ [ʹanvet] vezninde) ve
اَللِّبْوَةُ [el-libvet] (lâm’ın kesriyle) ve
اَللَّبُوَةُ [el-lebuvet] (سَمُرَةٌ [semuret] vezninde) ve
اَللَّبَاةُ [el-lebât] (فَتَاةٌ [fetât] vezninde) ve
اَللَّبَةُ [el-lebet] (fetehâtla)
اللُّبَأَةُ [el-lube΄et] (lâm’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve
اللَّبْوَةُ [el-lebvet] (lâm’ın fethi ve kesri ve bâ’nın sükûnu ve âhirde vâv ile) ve
اللَّبَةُ [el-lebet] (دَعَةٌ [deʹat] vezninde ki muhaffeftir) ve
اللَّبُوَةُ [el-lebuvet] (vâv ile سَمُرَةٌ [semuret] vezninde) ve
اللَّبَاةُ [el-lebât] (قَطَاةٌ [ḵaṯât] vezninde) Dişi arslana denir. Cemʹi لَبْآتٌ [leb΄ât] gelir lâm’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla ve لَبُؤٌ [lebu΄] gelir lâm’ın fethi ve bâ’nın zammı ve hemze ile ki müfredi لَبُؤَةٌ [lebu΄et]tir سَمُرَةٌ [semuret] vezninde ve لُبَأٌ [lube΄] gelir صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ki müfredi لُبَأَةٌ [lube΄et]tir هُمَزَةٌ [humezet] vezninde ve لَبُوَاتٌ [lebuvât] gelir lâm’ın fethi ve bâ’nın zammıyla ki müfredi لَبُوَةٌ [lebuvet]tir سَمُرَةٌ [semuret] vezninde. Mü΄ellifin tertîb-i cemʹi teşvîş üzeredir ve kelimât-ı mezkûrede vâkiʹ hâ, te΄kîd-i te΄nîs içindir; نَاقَةٌ [nâḵat] ve نَعْجَةٌ [naʹcet] kelimelerinde olan hâ gibi, zîrâ kelimât-ı mezkûre dişi arslana mahsûs olmakla kendi lafzından müzekkeri yoktur ki hattâ hâ, fârika ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı