اَللَّهْزُ [el-lehz] (lâm’ın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Bir cemâʹate duhûl ve ihtilât eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَهَزَ فُلاَنٌ الْقَوْمَ لَهْزًا مِنَ الْبَابِ إِذَا خَالَطَهُمْ Ve muşt ile göğse vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَهَزَهُ بِمَعْنَى لَكَزَهُ Ve deve yavrusu anasını emer iken başıyla memesine vuruşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَهَزَ الْفَصِيلُ ضَرْعَ أُمِّهِ إِذَا ضَرَبَهُ بِرَأْسِهِ عِنْدَ الرَّضَاعِ
اَللَّهْزُ [el-lehz] (lâm’ın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Bir cemâʹate ihtilât etmek; tekûlu: لَهَزْتُ الْقَوْمَ إِذَا خَالَطْتَهُمْ وَدَخَلْتَ بَيْنَهُمْ Ve pîrlik karışmağa dahi derler; yukâlu: لَهَزَهُ الْقَتِيرُ أَيْ خَالَطَهُ الشَّيْبُ Ve
لَهْزٌ [lehz] Muştla göğse vurmağa derler, لَكْزٌ [lekz] gibi, Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere. Ve Ebû Zeyd eyitti: Kulak tozuna ve boyuna vurmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı