اَلْحَلْفُ [el-ḩalf] (ḩâ’nın fethi ve kesri ve lâm’ın sükûnuyla) ve
اَلْحَلِفُ [el-ḩalif] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْمَحْلُوفُ [el-maḩlûf] ve
اَلْمَحْلُوفَةُ [el-maḩlûfet] (mîm’lerin fethiyle) And içmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَفَ الرَّجُلُ حَلْفًا وَحَلِفًا وَمَحْلُوفًا وَمَحْلُوفَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَقْسَمَ Ve yukâlu: لاَ وَمَحْلُوفَائِهِ بِالْمَدِّ Yaʹnî İbn Buzurc’dan medd ile مَحْلُوفَائِهِ mervîdir, مَحْلُوفِهِ kelimesini medd ile tefevvüh eylemiştir. Yaʹnî مَحْلُوفَاء kelime-i mahsûsa değildir, مَحْلُوفِهِ mevkiʹinde darb-ı lisân eylemiştir; ve yukâlu: مَحْلُوفَةً بِاللهِ أَيْ أَحْلِفُ مَحْلُوفَةً أَيْ قَسَمًا Yaʹnî fiʹli mahzûf olup masdariyyetle ʹale’l-ihbâr mansûb olarak مَحْلَوفَةً بِاللهِ derler ki مَحْلُوفَةٌ vech-i mezkûr üzere mansûbdur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı