el-miḋḋ ~ اَلْمِضُّ

Kamus-ı Muhit - المض maddesi

اَلْمِضُّ [el-miḋḋ] (mîm’in kesriyle) Bir kelimedir ki bir kimse dudaklarıyla nefye dâll olan لاَ kelimesini işâret eylemekte istiʹmâl olunur ki ağzı bir tarafa eğip لاَ demeği müşʹir âheste ıslık gibi savt ihrâc eylemekten ʹibârettir, niteki başı yukarı kaldırmakla لاَ demeğe işârete نَحْطَ [naḩṯ] derler. Ve bu مِضٌّ [miḋḋ]in mefhûmunda sâ΄ile ye΄s-i küllî gelmeyip yine tamaʹ ve ümîdden ferâgat eylemez ve mîm’i meksûr olup âhiri mebnî olarak harekât-ı selâsla istiʹmâl olunur; yukâlu: مِضٌّ مَكْسُورَةً مُثَلَّثَةَ الْآخِرِ مَبْنِيَّةً وَمِضٌّ مُنَوَّنَةً كَلِمَةٌ تُسْتَعْمَلُ بِمَعْنَى لاَ Yaʹnî münevven olarak kelime-i nefy maʹnâsına istiʹmâl olunur ki Türkîde yok demektir; yukâlu: قَالَ مِضَّا أَيْ لاَ Lâkin vech-i mezkûr üzere ye΄s-i küllî îrâs eylemez; ve fi’l-meseli: ḣإِنَّ فِي مِضٍّ لَمَطْمَعًاḢ Bizim kibârların “bakalım” taʹbîrleri o mevkiʹdedir. Ve Zemaḣşerî Muḵaddime’de “me-hâhem” ile yaʹnî “istemem” maʹnâsıyla tefsîr eyledi ki meselâ “Şunu ister misin?” dediklerinde “İstemem” diyecek mahalde istiʹmâl olunur.

اَلْمَضُّ [el-maḋḋ] (mîm’in fethi ve ḋâd’ın teşdîdiyle) ve

اَلْمَضِيضُ [el-meḋîḋ] (أَزِيزٌ [ezîz] vezninde) Bir nesne bir adamın derûnuna hüzn ve endûh îrâsıyla acıtıp yakıp derd-nâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَضَّهُ الشَّيْءُ مَضًّا وَمَضِيضًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا بَلَغَ مِنْ قَلْبِهِ الْحُزْنُ بِهِ Ve sirke ağzı yakmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَضَّ الْخَلُّ فَاهُ إِذَا أَحْرَقَهُ Ve sürme gözü acıtmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَضَّ الْكُحْلُ الْعَيْنَ يَمُضُّهَا بِالضَّمِّ وَيَمَضُّهَا بِالْفَتْحِ مَضًّا وَمَضِيضًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا آلَمَهَا Ve

مَضٌّ [maḋḋ] Vasf olur, acıtıp yakıcı nesneye denir; yukâlu: كَحْلٌ مَضٌّ أَيْ مُمِضٌّ Ve

مَضِيضٌ [meḋîḋ] Keçi kısmı suyu içip dudaklarını sıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَضَّتِ الْعَنْزُ مَضِيضًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا شَرِبَتْ وَعَصَرَتْ مَرَمَّتَيْهَا أَيْ شَفَتَيْهَا Ve musîbet acısına uğramak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve

مَضٌّ [maḋḋ] Ağız ile bir nesneyi emip sormak, مَصٌّ [maṡṡ] maʹnâsınadır. ʹAlâ-kavlin bu, مَصٌّ [maṡṡ] lafzından eblagdır; yukâlu: مَضَّهُ مَضًّا بِمَعْنَى مَصَّهُ أَوْ هُوَ أَبْلَغُ مِنْهُ Ve

مَضٌّ [maḋḋ] Eski kuyularda olan şol hacere denir ki ona su yetişince kadar tetebbuʹ ederler ve baʹzen iki dâne olur. Ve

مَضُّ الضَّرْبِ [maḋḋu’ḋ-ḋarb] Vurması mûlim ve mûciʹ olan kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ مَضُّ الضَّرْبِ أَيْ مُوجِعُهُ

Vankulu Lugatı - المض maddesi

اَلْمَضُّ [el-maḋḋ] (mîm’in fethi ve ḋâd’ın teşdîdiyle) Yakıcı demek olur; yukâlu: كَحَلَهَا بِمُلْمُولٍ مَضٍّ أَيْ حَارٍّ Ve مُلْمُولٌ [mulmûl] mîm’lerin zammıyla mîl maʹnâsınadır ki sürme çekecek âlettir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı