اَلتَّعَوُّدُ [et-teʹavvud] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) ve
اَلْمُعَاوَدَةُ [el-muʹâvedet] ve
اَلْعِوَادُ [el-ʹivâd] (ʹayn’ın kesriyle) Bir nesneyi ʹâdet edinmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَوَّدَ الشَّيْءَ وَعَاوَدَهُ مُعَاوَدَةً وَعِوَادًا إِذَا جَعَلَهُ مِنْ عَادَتِهِ
اَلْمُعَاوَدَةُ [el-muʹâvedet] (mîm’in zammı ve vâv’ın fethiyle) Bir nesneyi tekrâren işlemeğe derler; yukâlu: اَلشُّجَاعُ مُعَاوَدٌ لِأَنَّهُ لَا يَمَلُّ الْمَرَاسَ Yaʹnî dürüşmeden melâlet çekmez ve yukâlu: عَاوَدَتْهُ الْحُمَّى Kaçan ısıtma tekrâr tutsa; ve yukâlu eyzan: عَاوَدَهُ بِالْمَسْأَلَةِ إِذَا سَأَلَهُ مَرَّةً بَعْدَ أُخْرَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı