el-muʹic ~ اَلْمُعِجُّ

Kamus-ı Muhit - المعج maddesi

اَلْمُعِجُّ [el-muʹic] (mîm’in zammı ve ʹayn’ın kesriyle) ve

اَلْعَجَّاجُ [el-ʹaccâc] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Talazlı güne vasf olur ki onda yel müştedd olup tozu toprağı havâya savura; yukâlu: يَوْمٌ مُعِجٌّ وَعَجَّاجٌ أَيْ فِيهِ إِعْجَاجٌ Ve

عَجَّاجٌ [ʹaccâc] Her sâhib-i savt olanın bülend âvâz ile seslenir olanına denir; yukâlu: رَجُلٌ وَنَهْرٌ وَقَوْسٌ وَفَحْلٌ عَجَّاجٌ أَيْ صَيَّاحٌ Ve

عَجَّاجٌ [ʹAccâc] Elkâbdandır. ʹAccâc b. Ru΄be şâʹir-i meşhûrdur, kendisiyle pederine taglîben عَجَّاجَانِ [ʹAccâcân] ıtlâk olunur.

اَلْمَعْجُ [el-maʹc] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Sürʹatle gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَعَجَ الرَّجُلُ مَعْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَسْرَعَ يَعْنِي فِي السَّيْرِ Ve mîli sürme-dânlık içre oynatıp depretmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَعَجَ الْمُلْمُولَ فِي الْمُكْحُلَةِ إِذَا حَرَّكَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: مَعَجَ الْجَارِيَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve deve köşeği, emmek için anasının memesini başıyla vurarak ağızını açıp etrâfından araştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَعَجَ الْفَصِيلُ ضَرْعَ أُمِّهِ إِذَا لَهَزَهُ وَفَتَحَ فَاهُ فِي نَوَاحِيهِ لِيَسْتَمْكِنَ Ve

مَعْجٌ [maʹc] Kıtâl ve ıztırâb maʹnâsınadır; tekûlu: تَرَكْتُ الْقَوْمَ فِي مَعْجٍ أَيْ فِي قِتَالٍ وَاضْطِرَابٍ

Vankulu Lugatı - المعج maddesi

اَلْمُعِجُّ [el-muʹicc] (mîm’in zammı ve ʹayn’ın kesriyle) Ve fî baʹzi’n-nusahi

اَلْمَعْجُ [el-maʹc] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Seyrde sürʹat etmek; yukâlu: مَعَجَ الْحِمَارُ وَالرِّيحُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَسْرَعَا Ve

مَعْجٌ [maʹc] Düz yürümeğe dahi derler; yukâlu: فَرَسُ فُلَانٍ مَرَّ يَمْعَجُ أَيْ مَرَّ مَرًّا سَهْلًا Ve deve köşeği anasının memesin araştırmağa dahi derler; yukâlu: مَعَجَ الْفَصِيلُ ضَرْعَ أُمِّهِ إِذَا لَهَزَهُ وَقَلَّبَ فَاهُ فِي نَوَاحِيهِ لِيَتَمَكَّنَ مِنْهُ Ve لَهْزٌ [lehz] zâ-i muʹceme ile yavru anasın başıyla vurmaktır emmek vaktinde.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı