اَلْعِصْيَانُ [el-ʹiṡyân] (ʹayn’ın kesriyle) ve
اَلْعَصْيُ [el-ʹaṡy] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) ve
اَلْمَعْصِيَةُ [el-maʹṡiyet] (مَنْزِلَةٌ [menzilet] vezninde) Bir kimse emre inkıyâd eylemeyip itâʹatsiz olmak maʹnâsınadır ki ʹâsî olmak taʹbîr olunur; yukâlu: عَصَاهُ يَعْصِيهِ عِصْيَانًا وَعَصْيًا وَمَعْصِيَةً إِذَا خَرَجَ عَنْ طَاعَتِهِ وَخَالَفَ أَمْرَهُ
اَلْمَعْصِيَةُ [el-maʹṡiyet] (mîm’in fethi ve ṡâd’ın kesriyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; yukâlu: عَصَاهُ يَعْصِيهِ عَصْيًا وَعِصْيَانًا وَمَعْصِيَةً
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı