اَلنَّاجِزُ [en-nâciz] ve
اَلنَّجِيزُ [en-necîz] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Hâzır olan nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ وَوَعْدٌ نَاجِزٌ وَنَجِيزٌ أَيْ حَاضِرٌ
اَلنَّاجِزُ [en-nâciz] حَاجِزٌ [ḩâciz] maʹnâsına; yukâlu: بِعْتُهُ نَاجِزًا بِنَاجِزٍ كَقَوْلِكَ يَدًا بِيَدٍ أَيْ تَعْجِيلًا بِتَعْجِيلٍ Ve fi’l-hadîsi: “لَا تَبِيعُوا حَاضِرًا بِنَاجِزٍ” Hadîs-i şerîf nüsah-ı Cevherî’de bu ʹibâret üzere vâkiʹ olmuştur velâkin asl-ı hadîs “لَا تَبِيعُوا غَائِبًا بِنَاجِزٍ” dir, nitekim Meṡâbîḩ’te bâbu’r-ribâda zikr olunmuştur yâhûd ʹibâret-i hadîs: “لَا تَبِيعُوا إِلَّا حَاضِرًا بِنَاجِزٍ” gerektir, kelime-i إِلَّا sâkıt olmak üzere nitekim bir nüshada böyle vâkiʹ olmuştur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı