اَلْوُضْعُ [el-vuḋʹ] (vâv’ın zammıyla ve fethiyle) ve
اَلتُّضْعُ [et-ṯuḋʹ] (tâ-yı fevkıyye-i mazmûme ile ki aslı وُضْعٌ [vuḋʹ]dır) Doğurmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: وَضَعَتِ الْمَرْأَةُ حَمْلَهَا وُضْعًا وَتُضْعًا إِذَا وَلَدَتْهُ Ve
وُضْعٌ [vuḋʹ] ve
تُضْعٌ [tuḋʹ] kezâlik
اَلْوَضْعُ [el-vaḋʹ] (vâv’ın fethi ve ḋâd’ın sükûnuyla) ve
اَلْمَوْضِعُ [el-mevḋiʹ] (مَجْلِسٌ [meclis] vezninde ve مَقْعَدٌ [maḵʹad] veznlerinde) ve
اَلْمَوْضُوعُ [el-mevḋûʹ] (مَعْقُولٌ [maʹḵûl] vezninde) Komak, nihâden maʹnâsınadır; yukâlu: وَضَعَ الشَّيْءَ وَضْعًا وَمَوْضِعًا وَمَوْضَعًا وَمَوْضُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا حَطَّهُ Ve bir kimseyi kadr ve mertebesinden aşağılatmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: وَضَعَ عَنْهُ إِذَا حَطَّهُ مِنْ قَدْرِهِ Ve dâyinden bir mikdâr vereceği eksimek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: وَضَعَ عَنْ غَرِيمِهِ أَيْ نَقَصَ مِمَّا عَلَيْهِ شَيْئًا Ve
وَضْعٌ [vaḋʹ] Tezlîl ve tahkîr eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: وَضَعَ فُلاَنًا نَفْسَهُ وَضْعًا إِذَا أَذَلَّهَا Ve boyun vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَضَعَ عُنُقَهَا إِذَا ضَرَبَهَا Ve bir suçu bir adam kendiden yâhûd âher bir kimsenin boynundan iskât eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَضَعَ الْجِنَايَةَ عَنْهُ إِذَا أَسْقَطَهَا Ve
وَضْعٌ [vaḋʹ] ve
مَوْضُوعٌ [mevḋûʹ] Deve başını yere eğip sürʹatle gitmek maʹnâsınadır, yukâlu: وَضَعَ الْبَعِيرُ حَكَمَتَهُ إِذَا طَامَنَ رَأْسَهُ وَأَسْرَعَ Şârih طَاشَ nüshasını tahti΄e eylemiştir; ve yukâlu: وَضَعَتِ النَّاقَةُ إِذَا أَسْرَعَتْ فِي سَيْرِهَا Ve bir adamın kadrini pest eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَضَعَهُ إِذَا جَعَلَهُ وَضِيعًا
اَلْوُضْعُ [el-vuḋʹ] (vâv’ın zammı ve ḋâd’ın sükûnuyla) ʹAvret âhir-i ṯuhrda hayz görmesine karîb zamânda hâmile olmaktır; yukâlu: وَضَعَتْ وُضْعًا إِذَا حَمَلَتْ فِي آخِرِ طُهْرِهَا فِي مُقْبَلِ الْحَيْضَةِ
اَلْوَضْعُ [el-vaḋʹ] (vâv’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı