اَلْبَقَرُ [el-baḵar] (fethateynle) Kelb-i muʹallem bakar-ı vahşîyi gördükte kemâl-i ferahından seme gibi hayrân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَقِرَ الْكَلْبُ بَقَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا رَأَى الْبَقَرَ فَتَحَيَّرَ فَرَحًا Ve
بَقْرٌ [baḵr] (bâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) ve
بَقَرٌ [baḵar] (fethateynle) Güneşe yâhûd sâ΄ir nesneye bakmaktan göz kamaşıp görmez olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَقِرَ الرَّجُلُ بَقْرًا وَبَقَرًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا حَسَرَ فَلاَ يَكَادُ يُبْصِرُ Ve yorulup fürû-mânde olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَقِرَ الرَّجُلُ إِذَا أَعْيَا
اَلْبَقَرُ [el-beḵar] (fethateynle) Öküz ki hayvânât kısmındandır, ism-i cinstir. Ve
بَقَرٌ [beḵar] Mütehayyir ve ʹâciz olmağa dahi derler; yukâlu: بَقِرَ الرَّجُلُ بَقَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا حَسَرَ وَأَعْيَا Ve حُسُورٌ [ḩusûr] ḩâ-i mühmele ve sîn-i mühmele ile إِعْيَاءٌ [iʹyâ΄] gibi عَجْزٌ [ʹacz] maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı