اَلتَّقْلِيسُ [et-taḵlîs] Vâlîler şehre geldiklerinde def çalıp âheng ve nagamâtla şenlikler ederek ve kılıç ve harbeler ile oynayarak istikbâl eylemek maʹnâsınadır. Kâle’ş-şârih ve minhu hadîsu ʹÖmer radıyallâhu ʹanhu: ḣلَمَّا قَدِمَ الشَّامَ لَقِيَهُ الْمُقَلِّسُونَ بِالسُّيُوفِ وَالرَّيْحَانِḢ وَهُمُ الَّذِينَ يَسْتَقْبِلُونَ الْوُلاَةَ عِنْدَ قُدُومِهِمْ بِضَرْبِ الدُّفِّ وَالْغِنَاءِ وَأَصْنَافِ اللَّهْوِ Ve
تَقْلِيسٌ [taḵlîs] Bir kimse bir zî-şân adam huzûrunda ellerini sînesine vazʹ edip ona tevâzuʹ ve huzûʹ ve taʹzîm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَلَّسَ لَهُ الذِّمِّيُّ إِذَا وَضَعَ يَدَيْهِ عَلَى صَدْرِهِ وَخَضَعَ لَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı