اَلْجَزَّافُ [el-cezzâf] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Avcıya denir, صَيَّادٌ [ṡayyâd] maʹnâsına.
اَلْجُزَافُ [el-cuzâf] ve
اَلْجُزَافَةُ [el-cuzâfet] (cîm’in harekât-ı selâsıyla) İştirâ olunacak nesneyi veznsiz ve keylsiz hads ve tahmînle oranlama cihetiyle almağa denir, guzâf-ı Fârisî muʹarrebidir; yukâlu: بَيْعٌ جُزَافٌ وَجُزَافَةٌ مُثَلَّثَةً أَيْ مَجْهُولُ الْقَدْرِ مَكِيلاً كَانَ أَوْ مَوْزُونًا
اَلْمُجَازَفَةُ [el-mucâzefet] (mîm’in zammı ve zâ’nın fethiyle) ve
اَلْجِزَافُ [el-cizâf] (cîm’in kesriyle) Kezâlik hisâbın bilmeden keyfe me’ttefak almak; Fârisî-i muʹarrebdir “guzâf”tan taʹrîb olunmuştur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı