اَلْجُزْعَةُ [el-cuzʹat] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Bıçağın sapına denir; yukâlu: جُزْعَةُ السِّكِّينِ أَيْ جُزْأَتُهُ
اَلْجِزْعَةُ [el-cizʹat] (cîm’in kesriyle ve zammıyla) Azca mâla ve azca suya denir. Ve bir bölük koyuna ve keçiye denir. Ve gecenin nısfından ekall olan mikdâra denir, evvelinden yâhûd âhirinden; yukâlu: مَضَتْ جِزْعَةٌ مِنَ اللَّيْلِ أَوْ بَقِيَتْ وَهِيَ طَائِفَةٌ مِنْهُ مَا دُونَ النَّصْفِ مِنْ أَوَّلِهِ أَوْ آخِرِهِ Ve ağaç koruluğuna denir. Ve zikr olunan göz boncuğuna denir; “tâ΄” vahdet içindir, bunda fethla da câ΄izdir. Ve bir nesnenin bakiyyesine denir; zammla da câ΄izdir.
اَلْجِزْعَةُ [el-cizʹat] (cîm’in kesri ve zâ’nın sükûnuyla) Kezâlik bir kıtʹaya جِزْعَةٌ [cizʹat] derler; yukâlu: جَزَعَ لَهُ جِزْعَةً مِنَ الْمَالِ أَيْ قَطَعَ لَهُ قِطْعَةً مِنْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı