Cudd ~ جُدٌّ

Kamus-ı Muhit - جد maddesi

اَلْجُدُّ [el-cudd] (cîm’in zammıyla) Bu dahi pek nasîbli adama denir ve gâh olur ki mübâlagaten nefsine nisbetle جُدِّي [cuddiyy] dahi derler. Ve

جُدٌّ [Cudd] جُدَّةُ [Cuddet] gibi Mekke’nin sâhiline denir. Ve her şey΄in cânibine denir. Ve semizliğe denir. Ve tenû-mendliğe denir. Ve bir nevʹ meyve ismidir ki طَلْحٌ [ṯalḩ] meyvesine şebîh olur; müfredinde جُدَّةٌ denir. Ve çayırlıkta vâkiʹ olan kuyuya denir. Ve suyu çok olan kuyuya ve suyu az olan kuyuya denmekle zıdd olur. Ve azca suya denir. Ve beyâbânın bir ucunda olan suya denir. Ve kadîm suya denir. Ve bir mevziʹ adıdır.

Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre جَدٌّ [cedd] mâddesi asl katʹ-ı arz-ı müsteviye maʹnâsına mevzûʹdur. Saʹy ve cehd ve katʹ-ı hâss ve katʹ-ı sevb lâzımı olan yenilenmek ve bu münâsebetle leyl ve nehâr ve tarîka ve katʹ-ı mesâfe zımnında olan iʹâne mülâbesesi feyz-i ilâhî ki gınâ ve baht ve nasîb ve şân-ı muʹayyen olan ʹazamet ve bu münâsebetle eb-i kebîrlere ıtlâkı ondan müteferriʹdir. İntehâ. Ve

جَدٌّ [cedd] Baht ve tâliʹ-i nîk maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ ذُو جَدٍّ أَيْ بَخْتٍ Ve hazz ve nasîb maʹnâsınadır; tekûlu: جَدِدْتُ بِهِ أَجَدُّ جَدًّا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا حَظِظْتَ بِهِ Ve kadr ve vakʹ ve hazve maʹnâsınadır. Kâle’ş-şârih: ve minhu’l-hadîsu: ḣقُمْتُ عَلَى بَابِ الْجَنَّةِ فإِذَا عَامَّةُ مِنْ يَدْخُلُهَا الْفُقَرَاءُ وَإِذَا أَصْحَابُ الْجَدِّ مَحْبُوسُونَ” أَيْ ذُو الْحَظِّ وَالْحَظْوَةِ Ve rızk ve kısmet maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ مَجْدُودٌ أَيْ مَرْزُوقٌ Ve ululuk, ʹazamet maʹnâsınadır; yukâlu: جَدَّ فِي عُيُونِ النَّاسِ جَدًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا عَظُمَ Ve

جَدٌّ [cedd] Irmak kenârına denir ki kıyı taʹbîr olunur, nehrin arzı orada munkatıʹ olur. Ve yerin yüzüne denir ki seyr ile katʹ olunur. Ve pek nasîbli kısmeti bol adama denir, tesmiye-bi’l-masdardır; yukâlu: رَجُلٌ جَدٌّ أَيْ عَظِيمُ الْحَظِّ Ve yağmurdan dam akmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَدَّ الْبَيْتُ جَدًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَكَفَ عَنِ الْمَطَرِ Bunda cîm’in kesriyle lügattir. Gûyâ ki sakf peyderpey damlatmağa cehd eder. Ve

جَدٌّ [cedd] Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَدَّ الشَّيْءَ جَدًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا قَطَعَهُ Ve hurmâ kesiminde denir ki tesmiye bi’l-masdardır, جِدَادٌ [cidâd] dahi denir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - جد maddesi

اَلْجِدُّ [el-cidd] (cîm’in kesriyle) Bir nesneyi gerçekten etmek, هَزْلٌ [hezl]in mukâbili ki هَزْلٌ [hezl] zâ-i muʹceme ile bir nesneyi horata ile etmek; tekûlu minhu: جَدَّ فِي الْأَمْرِ يَجُدُّ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا فَعَلَهُ لَا عَلَى طَرِيقِ الْهَزْلِ ve yukâlu: فُلَانٌ مُحْسِنٌ جِدًّا وَلَا يُقَالُ جَدًّا بِفَتْحِ الْجِيمِ Ve

جِدٌّ [cidd] ʹAcele maʹnâsına da gelir; yukâlu: هُوَ عَلَى جِدِّ أَمْرٍ أَيْ عَلَى عَجَلَةِ أَمْرٍ ve yukâlu: فِي هَذَا خَطَرٌ جِدُّ عَظِيمٍ أَيْ عَظِيمٌ جِدًّا Ve ʹArabların أَجِدَّكَ ve أَجَدَّكَ dedikleri evvelde cîm’in kesriyle sânîde fethiyle ikisi dahi bir maʹnâyadır. Ve bu istiʹmâl olunmaz illâ muzâfen. Aṡmaʹî eyitti: Bunun maʹnâsı أَبِجِدٍّ مِنْكَ idi, intisâbı nezʹ-i hâfıd üzeredir. Ebû ʹAmr eyitti: Bunun maʹnâsı مَا لَكَ أَجِدًّا مِنْكَ idi, pes intisâbı masdariyyet üzeredir, Šaʹleb eyitti: Şol nesne ki şiʹrde gelir, أَجِدَّكَ dir, cîm’in kesriyle ve şol nesne ki وَجَدِّكَ dir, vâv ile cîm meftûhtur.

اَلْجَدُّ [el-cedd] (cîm’in fethi ve dâl’ın teşdîdiyle) Baba babası ve ana babası. Ve

جَدٌّ [cedd] Nasîbe ve nasîbli kimseye ve bahta dahi derler. Ve

جَدٌّ [cedd] Kesmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: جَدَّ النَّخْلَ يَجُدُّهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْ صَرَمَهُ Ve صَرْمٌ [ṡarm] katʹ maʹnâsınadır. Ve

جَدٌّ [cedd] Nâkanın memesi sarmaktan mutazarrır olmaktır; yukâlu: جَدَّ أَخْلَافَ النَّاقَةِ إِذَا أَضَرَّ بِهَا الصِّرَارُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı