curd ~ جُرْدٌ

Kamus-ı Muhit - جرد maddesi

اَلْجَارُودُ [el-cârûd] (فَاعُولٌ [fâʹûl] vezninde ki ebniye-i mübâlagadandır) Be-gâyet kurak seneye ıtlâk olunur ki her yeri nebât eserinden mücerred ede; yukâlu: سَنَةٌ جَارُودٌ أَيْ مُقْحِطَةٌ يَعْنِي تُجَرِّدُ النَّبَاتَ Ve uğursuz şûm-kadem kimseye ıtlâk olunur ki uğradığı yeri hayrdan hâlî eder ola; yukâlu: رَجُلٌ جَارُودٌ أَيْ مَشْؤُومٌ يَعْنِي مُجَرَّدُ الْخَيْرِ بِشُؤْمِهِ Ve

جَارُودٌ [Cârûd] Ashâbdan Bişr b. ʹAmr el-ʹAbdî lakabıdır. جُرْدٌ [curd] marazına uğramış develerini alıp dayılarına firâr eylemekle maraz-ı mezbûr dayılarının develerine sirâyetle cümlesi helâk olmağın جَارُودٌ [Cârûd] ile telkîb eylediler. Ve

جُرْدٌ [curd] (cîm’in zammıyla) Bir marazdır ki develerin tüylerini ve derilerini kavlayıp kıpkızıl eti zâhir olur ve ekserî helâk olur.

اَلْجَرَدُ [el-cered] (fethateynle) Aslâ nebât eseri olmayan kır sahrâ ve fezâya denir. Esâs’ın beyânına göre bu mâdde soyunmak maʹnâsına mevzûʹdur, maʹânî-i sâ΄ire ondan müteferriʹdir. Ve fezâ-yı mezbûre جَرَدٌ [cered] ıtlâkı tesmiye bi’l-masdardır; tekûlu: نَزَلْنَا فِي جَرَدٍ أَيْ فِي فَضَاءٍ بِلاَ نَبَاتٍ Ve

جَرَدٌ [cered] Masdar olur, ʹarsa ve mekân nebâttan hâlî olmak maʹnâsına; yukâlu: جَرِدَ الْمَكَانُ جَرَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ أَجْرَدَ Ve at ufak tüylü olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَرِدَ الْفَرَسُ إِذَا كَانَ أَجْرَدَ Ve

جَرَدٌ [Cered] Benû Temîm bilâdında bir mevziʹ adıdır. Ve

جَرَدٌ [cered] Devâbba mahsûs bir ʹayb ismidir. ʹAlâ-kavlin bu žâl-ı muʹceme iledir ki art siniri şişkin olmaktır. Ve

جَرَدٌ [cered] Çekirgeyi çok yemekten kurdeşeni dedikleri giciğe mübtelâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَرِدَ الرَّجُلُ إِذَا شَرِيَ جِلْدُهُ مِنْ أَكْلِ الْجَرَادِ

اَلْجَرْدُ [el-cerd] (فَرْدٌ [ferd] vezninde) Bu dahi nebât eseri olmayan mekâna denir, vasf-bi’l-masdardır, yâhûd صَعْبٌ [ṡaʹb] gibi sıfattır; yukâlu: مَكَانٌ جَرْدٌ أَيْ لاَ نَبَاتَ بِهِ Ve bir nesnenin kabuğunu soyup gidermek maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَدَ الْعُودَ جَرْدًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا قَشَرَهُ Ve derinin tüylerini yolup koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَدَ الْجِلْدَ إِذَا نَزَعَ شَعْرَهُ Ve bir kimseden bir nesne isteyip memnûʹ ve mahrûm olmak, ʹalâ-kavlin mes΄ûlü maʹa’l-kerâhe verilmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَدَ الْقَوْمَ إِذَا سَأَلَهُمْ فَمَنَعُوهُ أَوْ أَعْطَوْهُ كَارِهِينَ Ve soyup çıplatmak maʹnâsınadır ki maʹnâ-yı aslîdir; yukâlu: جَرَدَ زَيْدًا مِنْ ثَوْبِهِ إِذَا عَرَّاهُ Ve pamuğu hallâclamak maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَدَ الْقُطْنَ إِذَا حَلَجَهُ Ve

جَرْدٌ [cerd] Eski libâsa denir, tesmiye-bi’l-masdardır; sevb eskidikte havları dökülüp emles olur; yukâlu: ثَوْبٌ جَرْدٌ وَبُرْدَةٌ جَرْدٌ أَيْ خَلَقٌ Ve

جَرْدٌ [cerd] Ferc ve zekerden her birine ıtlâk olunur. Ve kalkana ıtlâk olunur. Ve mâldan bakiyye kalanına ıtlâk olunur. Ve arkaya denir.

Vankulu Lugatı - جرد maddesi

اَلْجَرَدُ [el-cered] (fethateynle) Şol fezâdır ki onun nebâtı olmaya. Ve

جَرَدٌ [Cered] Bilâd-ı Temîm’de bir mevziʹin ismidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı