جُرْفٌ [Curf] (cîm’in zammıyla) Mekke kurbünde, kezâlik Medîne kurbünde birer mevziʹdir. Ve Yemen’de bir mevziʹdir; muhaddisînden Aḩmed İbrâhîm el-Curfî oradandır. Ve Yemâme’de bir mevziʹ adıdır. Ve
جُرْفٌ [curf] Yalçın dağın yalımına denir. Ve sel suyu kazdığı yere denir ki yar taʹbîr olunur; cemʹi أَجْرَافٌ [ecrâf] gelir. Ve minhu’l-meselu: “فُلاَنٌ يَبْنِي عَلَى جُرُفٍ هَارٍ” وَهُوَ مَا أَكَلَتْهُ السُّيُولُ وَتَجَرَّفَتْهُ مِنَ الْأَرْضِ
اَلْجَرْفُ [el-cerf] (cîm’in fethiyle) ve
اَلْجَرْفَةُ [el-cerfet] (hâ’yla) Bir nesnenin mecmûʹunu süpürüp götürmek, ʹalâ-kavlin bir nesneden çoğunu almak maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَفَهُ جَرْفًا وَجَرْفَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ذَهَبَ بِهِ أَوْ أَخَذَهُ أَخْذًا كَثِيرًا Ve çamur ve kar makûlesini sıyırıp kürümek maʹnâsınadır; yukâlu: جَرَفَ الطِّينَ إِذَا كَسَحَهُ Ve
جَرْفٌ [cerf] Sâmit ve nâtık mâla ıtlâk olunur; yukâlu: لَهُ جَرْفٌ لاَ يَفِي بِحِسَابِهِ حَرْفٌ وَهُوَ الْمَالُ مِنَ الصَّامِتِ وَالنَّاطِقِ Ve ucuzluk, bolluk, hısb ve rehâ maʹnâsınadır. Ve birbirine sarmaşmış otluğa ve çayırlığa denir. Ve حَمَاطٌ [ḩamâṯ] dedikleri incirin kurusuna denir, ʹalâ-kavlin أَفَانَى [efânâ] dedikleri nebâtın kurusuna denir. Ve أُفَانَى [efânâ] سَكَارَى [sekârâ] veznindedir. Ve
جَرْفٌ [cerf] Levni yâhûd endâmı muhtelif alaca nesneye denir; yukâlu: عُودٌ جَرْفٌ وَقِدْحٌ جَرْفٌ أَيْ مُخْتَلِفٌ
اَلْجَرْفُ [el-cerf] (cîm’in fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi ahz-ı kesîr ile ahz etmek; tekûlu: جَرَفْتُ الشَّيْءَ أَجْرُفُهُ جَرْفًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ذَهَبْتَ بِهِ كُلَّهُ أَوْ جُلَّهُ Ve جُلٌّ [cull] bir nesnenin ekserine derler. Ve
جَرْفٌ [cerf] Balçık kürümeğe dahi derler; tekûlu: جَرَفْتُ الطِّينَ إِذَا كَسَحْتَهُ Ve كَسْحٌ [kesḩ] süpürmeğe derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı