cefl ~ جَفْلٌ

Kamus-ı Muhit - جفل maddesi

اَلْجَفْلُ [el-cefl] (نَفْلٌ [nefl] vezninde) Bir nesnenin kabuğunu soymak maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَهُ جَفْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَشَرَهُ Ve çamuru sıyırıp kürümek maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَ الطِّينَ إِذَا جَرَفَهُ Ve hâssaten fîl kısmı terslemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَ الْفِيلُ إِذَا رَاثَ Ve kemikten eti sıyırmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَ اللَّحْمَ عَنِ الْعَظْمِ إِذَا نَحَّاهُ Ve balığı deniz taşra atmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَ الْبَحْرُ السَّمَكَ إِذَا أَلْقَاهُ عَلَى السَّاحِلِ Ve yel bulutu çalıp sürʹatle iletmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَتِ الرِّيحُ السَّحَابَ إِذَا ضَرَبَتْهُ وَاسْتَخَفَّتْهُ ve yukâlu: جَفَلَتِ الرِّيحُ الظَّلِيمَ إِذَا حَرَّكَتْهُ وَطَرَدَتْهُ Ve yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَفَلَ فُلَانًا إِذَا صَرَعَهُ Ve

جَفْلٌ [cefl] Pek ürkek devekuşuna denir. Ve yağmuru boşalmakla boş giden sehâba denir; yukâlu: سَحَابٌ جَفْلٌ إِذَا كَانَ قَدْ هَرَاقَ مَاءَهُ وَمَضَى Ve ayaklı iri karıncaya denir; جَثْلٌ [cešamp;l] kelimesinde lügattır. Ve bir türlü siyâh karıncaya denir. Ve gemiye denir, سَفِينَةٌ [sefînet] maʹnâsına; cemʹi جُفُولٌ [cufûl] gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı