اَلْحَيَّةُ [el-ḩayyet] حَيٌّ [ḩayy] kelimesinin mü΄ennesidir, hısb ve rehâ üzere olan otlu sulu şen ve âbâd arza ıtlâk olunur; yukâlu: أَرْضٌ حَيَّةٌ أَيْ مُخْصِبَةٌ غَضَّةُ النَّبَاتِ Ve
حَيَّةٌ [ḩayyet] Yılana denir, Fârisîde mâr derler. Mütercim der ki mevt-i tabîʹîsi olmamakla ıtlâk olundu yâhûd “ح،و،ي” mâddesindedir, niteki zikr olundu. Ve bunun müzekkerinde حَيٌّ denmez, iltibâs için; cemʹi حَيَّاتٌ [ḩayyât] ve حَيَوَاتٌ [ḩayevât] gelir fetehâtla. Ve “Filân habîs ve dâhî ve âfettir” diyecek yerde فُلَانٌ حَيَّةُ الْوَادِي أَوِ الْأَرْضِ أَوِ الْبَلَدِ أَوِ الْحَمَاطِ derler ki أَوْ kelimesi tenvîʹ içindir. Ve حَيَّةُ الْوَادِي [ḩayyetu’l-vâdî] arslana ıtlâk olunur. Ve
حَيَّةُ [Ḩayyet] Kutb-ı şimâlî cenbinde Ferḵadân ile Benâtu Naʹş miyânında niçe kevkebin yaʹnî kevâkib-i ʹadîdeden muhayyel sûretin ismidir ki bi-ʹaynihi yılan sûretidir ve bu حَيَّةُ الْهَوَاءِ [ḩayyetu’l-havâ΄] ıtlâk ettikleri olacaktır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı