اَلْخَلْسُ [el-ḣals] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Şol kuru çayıra denir ki dibinden tâze çayır bitmekle birbirine muhtelit ola; yukâlu: فِي الْمَرْعَى خَلْسٌ وَهُوَ الْكَلَأُ الْيَابِسُ يَنْبُتُ فِي أَصْلِهِ الرَّطْبُ فَيَخْتَلِطُ Ve
خَلْسٌ [ḣals] Masdar olur, kapmak maʹnâsına; niteki خِصِّيصَى [ḣiṡṡîṡâ] vezninde خِلِّيسَى [ḣillîsâ] dahi bu maʹnâda masdardır; yukâlu: خَلَسَ الشَّيْءَ خَلْسًا وَخِلِّيسَى مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا سَلَبَهُ Şârih der ki خَلْسٌ [ḣals] ʹalâ-gafletin kapmak ve خَطْفٌ [ḣaṯf] şâhîn gibi sürʹatle kapmak maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı