اَلْخُلَالُ [el-ḣulâl] ve
اَلْخُلَالَةُ [el-ḣulâlet] (ḣâ’ların zammıyla) Şâhlar aralıklarında olan meyveye ve koruklar aralığında olan olmuş hurmâya denir. Ve
خُلَالٌ [ḣulâl] Şol ʹârızaya denir ki halâvetli nesneye ʹârız olup taʹmını ekşimtirek eder; yukâlu: أَصَابَهُ خُلَالٌ وَهُوَ عَرَضٌ يَعْرِضُ فِي كُلِّ حُلْوٍ فَيُغَيِّرُ طَعْمَهُ إِلَى الْحُمُوضَةِ Ve
خُلَالَةٌ [ḣulâlet] Diş aralıklarında kalan taʹâm bakiyyesine denir, خَلَلٌ [ḣalel] gibi. Mütercim der ki ʹArablar فُلَانٌ يَأْكُلُ خِلَالَهُ وَخَلَلَهُ وَخُلَالَتَهُ derler ki كِتَابٌ [kitâb] ve عِنَبٌ [ʹineb] ve ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] veznlerindedirler, “Filân dişleri aralıklarında kalan taʹâm bakiyyesini ekl eder” demektir, bununla onun hisset ve le΄âmetinden kinâye ederler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı