duḵḵat ~ دُقَّةٌ

Kamus-ı Muhit - دقة maddesi

اَلدُّقَّةُ [ed-duḵḵat] (dâl’ın zammıyla) Rüzgârın yerden alıp savurduğu ince ve yumuşak toprağa denir. Ve tencere havâyicine denir, tuz ve biber ve karanfil ve nohut gibi; yukâlu: أَلْقَى إِلَى الْقِدْرِ الدُّقَةَ أَيِ التَّوَابِلَ مِنَ الْأَبْزَارِ Ve أَبْزَارٌ [ebzâr] ile yaʹnî nohut ve mercimek makûlesi havâyicle karışık tuza denir. Yâhûd dövülmüş tuza denir; ve minhu kavluhum مَا لَهَا دُقَّةٌ أَوْ هِيَ قَلِيلَةُ الدُّقَّةِ أَيْ غَيْرُ مَلِيحَةٍ Yaʹnî “O mahbûba bî-nemektir ki ân ve melâhati yoktur” demektir. Ve

دُقَّةٌ [duḵḵat] Nisvân-ı Mekke’ye mahsûs bir gûne haly ve pîrâye ismidir. Ve hüsn ü cemâle ıtlâk olunur; yukâlu: بِهِ دُقَّةٌ أَيْ جَمَالٌ وَحُسْنٌ Ve Duḵḵa b. ʹUbâbe bir mecnûn idi ki cünûnu darb-ı mesel olmuştur; yukâlu: “أَجَنُّ مِنْ دُقَّةَ”

اَلدِّقَّةُ [ed-diḵḵat] (dâl’ın kesriyle) Bir nesne ince ve bârîk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَقَّ الشَّيْءُ دِقَّةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي ضِدُّ غَلُظَ Ve

دِقَّةٌ [diḵḵat] Binâ-i nevʹ olur, bir gûne dövmek maʹnâsınadır ki bundan lisânımızda dövüş ile taʹbîr olunur; yukâlu: هُوَ حَسَنُ الدِّقَّةُ وَهِيَ هَيْئَةُ الدَّقِّ Ve alçaklığa ve kemterliğe denir; yukâlu: بِهِ دِقَّةٌ أَيْ خَسَاسَةٌ Ve hurdeliğe ve curalığa denir; yukâlu: بِهِ دِقَّةٌ أَيْ ضِدُّ عِظَمٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı