اَلذُّؤْبَانُ [ež-žu΄bân] (žâl’ın zammıyla) ذِئْبٌ [ži΄b]in cemʹidir ki zikr olundu. Ve
ذُؤْبَانٌ [žu΄bân] Kurt gibi habîs ve dilîr olan hırsızlara ve harâmîlere ıtlâk olunur; ve minhu: ذُؤْبَانُ الْعَرَبِ أَيْ لُصُوصُهُمْ وَصَعَالِيكُهُمْ
اَلذِّئْبَةُ [ež-ži΄bet] Mü΄ennesi ve eyerin ön kaşıyla art kaşının ara yerine dahi ذِئْبَةٌ [ži΄bet] derler, mâ-beyne’l-hinveyn maʹnâsına ki حِنْوٌ [ḩinv] ḩâ-i mühmele ve nûn’la eyer kaşıdır. Ve ذِئْبٌ [ži΄b]in cemʹ-i kılleti اَلْأَذْؤُبُ [el-ež΄ub] hemze-i ûlânın fethi ve sâniyenin zammıyla ve cemʹ-i kesreti اَلذِّئَابُ [ež-ži΄âb] ve اَلذُّؤْبَانُ [ež-žu΄bân] gelir žâl’ın evvelde kesri, sânîde zammıyla. Ve
ذُؤْبَانٌ [žu΄bân] Şol uğrulara derler ki bahâdırlık izhâr etmek için uğruluk ederler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı