اَلذَّمُّ [ež-žemm] (žâl’ın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) ve
اَلْمَذَمَّةُ [el-mežemmet] (mîm’in ve žâl’ın fethiyle) Yermek ve karamak maʹnâsınadır, övmek mukâbilidir; yukâlu: ذَمَّهُ ذَمًّا وَمَذَمَّةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ ضِدُّ مَدَحَهُVe tekûlu: إِفْعَلْ كَذَا وَخَلَاكَ ذَمٌّ أَيْ خَلَا مِنْكَ ذَمٌّ أَيْ لَا تُذَمُّ Burada إِفْعَلْ emr-i sîgasıyladır. Ve vâv-ı خَلَاكَ lâm-ı taʹlîl maʹnâsına olmakla “Sen şöylece işle ki senden zemm ve levm zâ΄il olsun” yaʹnî beyne’n-nâs melûm ve mezmûm olmayasın. Ve
ذَمٌّ [žemm] Burundan sümük akmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَمَّ أَنْفَهُ وَذَنَّ إِذَا سَالَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı