žû ~ ذُو

Kamus-ı Muhit - ذو maddesi

ذُو [žû] (žâl’ın zammı ve meddiyle) Sâhib maʹnâsınadır, onunla esmâ-i ecnâs vasfına tevassul olunur, ism-i cinse muzâf olup onu nekreye sıfat kılar, niteki اَلَّذِي ile vasf-ı maʹârife tevassul olunur; cemʹi ذَوُونَ [zevûn] gelir; mü΄ennesinde ذَاتُ denir, tesniyesinde ذَوَاتَانِ ve cemʹinde ذَوَاتُ denir; ve kavluhu taʹâlâ: ﴿وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ﴾ أَيْ حَقِيقَةَ وَصْلِكُمْ أَوْ ذَاتُ الْبَيْنِ اَلْحَالُ الَّتِي بِهَا يَجْتَمِعُ الْمُسْلِمُونَ Şârih der ki ذَاتُ mâddesini bir nesnenin ʹayn ve hakîkatinde ve nefs ve hâssasında bi’l-istiʹâre istiʹmâl ederler. Ve burada ahvâlin beyne mülâbese ve mülâzemesi ʹalâkasıyla ذَاتُ الْبَيْنِ ile taʹbîr olundu, niteki muzmerât-ı kalbiyyeyi ذَاتُ الصُّدُورِ ile taʹbîr ederler. Ve ʹArablar إِسْقَنِي ذَا إِنَائِكَ derler, مَا فِي الْإِنَاءِ مِنَ الشَّرَابِ maʹnâsına ki kapta olan şerbeti murâd ederler. Ve هَذَا ذُو زَيْدٍ derler هَذَا صَاحِبُ هَذَا الْإِسْمِ maʹnâsını irâde ederler. Ve yukâlu: جَاءَ مِنْ ذِي نَفْسِهِ وَمِنْ ذَاتِ نَفْسِهِ أَيْ طَيْعًا Yaʹnî “Bi’t-tavʹ ve’l-ihtiyâr geldi.”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı