اَلزَّبْنُ [ez-zebn] (غَبْنٌ [ġabn] vezninde) Öte kakmak defʹ maʹnâsınadır; yukâlu: زَبَنَهُ زَبْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا دَفَعَهُ Ve yemişi henüz ağacında iken meselâ bir ölçek yâhûd iki ve ziyâde ölçek yemiş mukâbili satmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَبَنَ الثَّمَرَ إِذَا بَاعَهُ عَلَى شَجَرٍ بِثَمَرٍ كَيْلًا Ve
زَبْنٌ [zebn] Şol hâneye denir ki büyût-ı sâ΄ireden alargada ola gûyâ ki medfûʹdur; yukâlu: بَيْتٌ زَبْنٌ أَيْ مُتَنَحٍّ عَنِ الْبُيُوتِ
اَلزَّبْنُ [ez-zebn] (zâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Defʹ etmek. Ve
زَبْنٌ [zebn] Deve ayaklarında olan berk yerlerle vurmağa dahi derler; yukâlu: زَبَنَتِ النَّاقَةُ إِذَا ضَرَبَتْ بِثَفِنَاتِ رِجْلِهَا عِنْدَ الْحَلْبِ وَالزَّبْنُ بِالثَّفِنَاتِ وَالرَّكْضُ بِالرِّجْلِ وَالْخَبْطُ بِالْيَدِ Yaʹnî زَبْنٌ [zebn] hâzihi’l-aʹzâ ile darbda istiʹmâl olunur hâssaten.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı