اَلْغَضْنُ [el-ġaḋn] (ġayn’ın fethi ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir adamı işinden alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: غَضَنَهُ غَضْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا حَبَسَهُ وَعَاقَهُ Ve nâka nâ-tamâm yavru düşürmek maʹnâsınadır; yukâlu: غَضَنَتِ النَّاقَةُ بِوَلَدِهَا إِذَا أَلْقَتْهُ لِغَيْرِ تَمَامٍ Ve
غَضْنٌ [ġaḋn] Esvâbda ve deri ve zırh makûlesinde olan büklüm ve büküntüye denir, şiken maʹnâsına; fethateynle de câ΄izdir, cemʹi غُضُونٌ [ġuḋûn] gelir; yukâlu: غَضْنُ الثَّوْبِ وَالدِّرْعِ وَغُضُونُهُ وَهُوَ التَّثَنِّي وَالتَّكَسُّرُ Ve
غُضُونُ الْأُذُنِ [ġuḋûnu’l-užun] Kulakta olan büklümlere ve kıvrımlara denir. Ve
غَضْنٌ [ġaḋn] Renc ve ʹanâ΄ ve taʹab maʹnâsınadır; tekûlu: لَقِيتُ مِنْهُ غَضْنًا أَيْ عَنَاءً وَتَعَبًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı