اَلْحُيُوصُ [el-ḩuyûṡ] (zammeteynle) ve
اَلْمَحَايِصُ [el-meḩâyiṡ] (mîm’in fethiyle) ve
اَلْمَحِيصُ [el-meḩîṡ] (mîm’in fethi ve ḩâ’nın kesri ve meddiyle) ve
اَلْحَيَصَانُ [el-ḩayeṡân] (fethateynle) Cümlesi ʹudûl etmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَاصَ عَنْهُ يَحِيصُ حَيْصًا وَحُيُوصًا وَمَحَاصًا وَمَحِيصًا وَحَيَصَانًا إِذَا عَدَلَ Ve
مَحِيصٌ [meḩîṡ] Kaçacak yere dahi derler, مَهْرَبٌ [mehreb] maʹnâsına. Kaçan dostlarına haber vermeli olsa حَاصُوا derler, düşmandan yüz döndürüp kaçtılar demek mahallinde ve düşmandan haber vermeli olsalar إِنْهَزَمُوا derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı