اَلنَّزْفُ [en-nezf] (nûn’un fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Kuyunun suyın hep çekmek; tekûlu: نَزَفْتُ الْبِئْرَ نَزْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا نَزَحْتَهُ كُلَّهُ Ve kuyunun suyu hep çekilmeğe dahi derler; lâzım ve müteʹaddî gelir. Ve نُزِفَتِ الْبِئْرُ dahi derler, binâ-i mechûl üzere. Ve
نَزْفٌ [nezf] Kan çok akmakla sâhibini zaʹîf etmeğe dahi derler; yukâlu: نَزَفَهُ الدَّمُ إِذَا خَرَجَ مِنْهُ دَمٌ كَثِيرٌ حَتَّى يَضْعُفَ Ve
نَزْفٌ [nezf] Munkatıʹ olmağa da derler; yukâlu: نَزَفَ الرَّجُلُ فِي الْخُصُومَةِ إِذَا انْقَطَعَتْ حُجَّتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı