nes΄ ~ نَسْءٌ

Kamus-ı Muhit - نسء maddesi

النَّسْءُ [en-nes΄] (nûn’un fethi ve sîn’in sükûnuyla) ʹAklı izâle eden meşrûba denir. Ve suyu gâlib duruca süte denir; yukâlu: سَقَاهُ النَّسْءَ أَيِ الشَّرَابَ الْمُزِيلَ لِلْعَقْلِ وَكَذَا اللَّبَنُ الرَّقِيقُ الْكَثِيرُ الْمَاءِ كَالنَّسِيءِ Ke-mâ zukire. Ve semizlik, ʹalâ-kavlin semirmeğe başlamak maʹnâsına ism olur; yukâlu: جَرَى النَّسْءُ فِي الدَّابَّةِ أَيِ السِّمَنُ أَوْ بَدْؤُهُ Ve

نُسْءٌ [nes΄] (nûn’un harekât-ı selâsıyla) Hamli maznûn, ʹalâ-kavlin hamli zâhir olan hatuna denir. Ve nûn’un fethiyle şol hatuna denir ki hayzı müddet-i muʹtâdesinden te΄ehhür eylemekle hâmil olması me΄mûl ola. Cevherî vehmine mebnî نَسِيءٌ [nesî΄] ʹunvânıyla ki أَمِيرٌ [emîr] veznindedir, sebt eylemiştir.

Vankulu Lugatı - نسء maddesi

اَلنَّسْءُ [en-nes΄] (nûn’un fethi ve sîn’in sükûnuyla) Sürmek; tekûlu: نَسَأْتُ الْبَعِيرَ نَسْئًا إِذَا زَجَرْتَهُ وَسُقْتَهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve devenin susuzluğun ziyâde kılmak; yukâlu: نَسَأْتُ فِي ظِمْءِ الْإِبِلِ إِذَا زِدْتَهَا فِي ظِمْئِهَا يَوْمًا أَوْ يَوْمَيْنِ أَوْ أَكْثَرَ Ve sudan onu menʹ etmek ve te΄hîr etmek; tekûlu: نَسَأْتُ الْإِبِلَ نَسْئًا عَنِ الْمَاءِ إِذَا أَخَّرْتَهَا عَنْهُ Ve ʹavretin yüklü olması recâ olunmak, hayzı te΄hîr olunmakla; yukâlu: نُسِئَتِ الْمَرْأَةُ تُنْسَأُ عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ إِذَا كَانَ عِنْدَ أَوَّلِ حَبَلِهَا وَذَلِكَ حِينَ يَتَأَخَّرُ حَيْضُهَا عَنْ وَقْتِهِ فَرُجِيَ أَنَّهَا حُبْلَى Ve

نَسْءٌ [nes΄] Te΄hîr maʹnâsına gelir; ʹalâ-mâ se-yecî΄u. Ve

نَسْءٌ [nes΄] Sütle suyu karıştırmağa dahi derler; yukâlu: نَسَأْتُ اللَّبَنَ أَيْ خَلَّطْتُهُ بِالْمَاءِ Ve karışmış süte dahi ıtlâk olunur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı