أُسَيْفِعُ [Useyfiʹ] أَسْفَعُ [esfaʹ] lafzından musaggardır, esâmî-i ricâldendir. Ve minhu kavlu ʹÖmer radıyallâhu ʹanhu: “أَلاَ إِنَّ الْأُسَيْفِعَ أُسَيْفِعَ جُهَيْنَةَ رَضِيَ مِنْ دِينِهِ وَأَمَانَتِهِ بِأَنْ يُقَالَ سَابِقُ الْحَاجِّ فَادَّانَ مُعْرِضًا فَأَصْبَحَ قَدْ رِينِ بِهِ فَمَنْ كَانَ عَلَيْهِ دَيْنٌ فَلْيَغْدُ بِالْغَدَاةِ فَلْنَقْسِمْ مَالَهُ بَيْنَهُمْ بِالْحِصَصِ” Mü΄ellif bu hadîsi “ع،ر،ض” mâddesinde dahi zikr eyledi. Ve أُسَيْفِعٌ [useyfiʹ] جُهَيْنَةُ [cuheynet] ile beyân buyurmaları âherden temyîz içindir. Ve مُعْرِضٌ [muʹriḋ] her gördüğü kimseden mübâlât etmeyip istidâne eden adama denir. Ve رِينَ kelimesi “ران” lafzından mechûldur, galeb maʹnâsınadır. Hâsıl-ı maʹnâ “Maʹlûmunuz olsun ki Cuheyne kabîlesinden Useyfiʹ nâm kimse huccâca sebk etmekle sâbıḵu’l-hâcc ʹunvânıyla müştehir olmak için dîn ve emânetini o ümniyyeye fedâ birle bî-pervâ herkesten istikrâz ve istidâne ile sarf-ı havâyic-i târîk eylemişti. Baʹdehu deyn-i mezbûre maglûb olmakla edâsından ʹâciz olmuştu. Her kimin merkûmda hakkı var ise, ʹale’s-sabâh gelsin, mezbûrun mâlını beynlerinde guremâ΄ vechiyle iktizâsına göre taksîm edelim.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı