esen ~ أَسَنٌ

Kamus-ı Muhit - أسن maddesi

اَلْأَسَنُ [el-esen] (fethateynle) ve

اَلْأُسُونُ [el-usûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Suyun taʹm ve levni mütegayyir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسَنَ الْمَاءُ وَأَسِنَ أَسَنًا وَأُسُونًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا تَغَيَّرَ طَعْمُهُ وَلَوْنُهُ Ve

أَسَنٌ [esen] Kuyuya giren adama kuyunun bed râyihasından bayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسِنَ الرَّجُلُ أَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَخَلَ الْبِئْرَ فَأَصَابَتْهُ رِيحٌ مُنْتِنَةٌ فَغُشِيَ عَلَيْهِ

Vankulu Lugatı - أسن maddesi

اَلْآسَانُ [el-âsân] (hemzenin meddiyle) Cemʹi, ahlâk maʹnâsına; yukâlu: هُوَ عَلَى آسَانٍ مِنْ أَبِيهِ أَيْ عَلَى شَمَائِلَ مِنْ أَبِيهِ Ve

أُسُنٌ [usun] Kezâlik آسَانٌ [âsân]ın vâhididir. Ve آسَانٌ [âsân] kolanın ve ipin katlarına derler, طَاقَاتُ النِّسْعِ [ṯâḵâtu’n-nisʹ] ve طَاقَاتُ الْحَبْلِ [ṯâḵâtu’l-ḩabl] maʹnâsına, Ebû ʹAmr rivâyeti üzere. Ve

أُسُنٌ [usun] Kezâlik bakiyye-i şahma derler; yukâlu: سَمِنَتْ نَاقَتُهُ عَلَى أُسُنٍ أَيْ عَلَى شَحْمٍ قَدِيمٍ Yaʹnî “Eski yağ üzere yağ bağladı.” Ve Cevherî bu makâmda تَأَسَّنَ kelimesi إِعْتَلَّ maʹnâsına geldiğin tekrâr zikr etmiştir, nazar oluna.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı