اَلْأَغَنُّ [el-eġann] Genizden söyleyen adama denir; yukâlu: رَجُلٌ أَغَنُّ أَيْ يَتَكَلَّمُ مِنْ خَيَاشِيمِهِ Ve hazîn hazîn rikkatle genizden meler olan âhûya denir; yukâlu: ظَبْيٌ أَغَنُّ إِذَا كَانَ يَخْرُجُ صَوْتُهُ مِنْ خَيَاشِيمِهِ Ve Cevherî’nin tayra vasfla طَيْرٌ أَغَنُّ ʹibâreti galattır. Mütercim der ki zâhiren tugyân-ı kalem-i nâsihtir ki ظَبْيٌ yerine طَيْرٌ yazmıştır. Ve
أَغَنُّ [Eġann] Nübüvvet iddiʹâ eden Ṯuleyḩa’nın hevâdarlarından bir şahs idi.
اَلْأَغَنُّ [el-eġann] (hemzenin ve ġayn’ın fethi ile) Şol kimsedir ki genzinden söyleye; yukâlu: طَيْرٌ أَغَنُّ Ve
أَغَنُّ [eġann] Otu çok olan dereye dahi derler; yukâlu: وَادٍ أَغَنُّ إِذَا كَانَ كَثِيرَ الْعُشْبِ Ve otu çok olan dereye أَغَنُّ [eġann] dediklerinin vechi budur ki derenin otu çok olıcak sinek yatağı olur ve sinek âvâzı غُنَّةٌ [ġunnet]ten hâlî değildir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı