emmâ ~ أَمَّا

Kamus-ı Muhit - أما maddesi

أَمَّا [emmâ] (hemzenin fethi ve mîm’in teşdîdiyle) Harf-i şarttır;cevâbında fâ΄ lâzımdır, ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ﴾ اَلْآيَة Ve gâh olur ki mîm-i ûlâsını istiskâlen li’t-tadʹîf yâ-yı tahtiyyeye ibdâl edip أَيْمَا derler, ke-kavli ʹÖmer b. Ebî Rebîʹa: “رَأَتْ رَجُلًا أَيْمَا إِذَا الشَّمْسُ عَارَضَتْ || فَيَضْحَى وَأَيْمَا بِالْعَشِيِّ فَيَخْصَرُ” Ve أَمَّا [emmâ] kelimesi tafsîl için olur ki gâlib-i ahvâli budur; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ﴾ اَلْآيَة ve ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿وَأَمَّا الْغُلَامُ فَكَانَ أَبَوَاهُ﴾ الآية ve kavluhu taʹâlâ: ﴿وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ﴾ الآية Ve te΄kîd için olur, ke-kavlike: أَمَّا زَيْدٌ فَذَاهِبٌ إِذَا أَرَدْتَ أَنَّهُ ذَاهِبٌ لَا مَحَالَةَ وَأَّنَهُ مِنْهُ عَزِيةٌ

أَمَا [emâ] (hemzenin fethi ve mîm’in tahfîfiyle) Bir kelimedir ki mâ-baʹdinde vârid olan kelâmın sübût ve tahkîkine delâlet eder; yukâlu: أَمَا إِنَّ زَيْدًا عَاقِلٌ أَيْ إِنَّهُ عَاقِلٌ عَلَى الْحَقِيقَةِ Hafî olmaya ki kütüb-i nahviyyede meşrûh olduğu üzere أَمَا kelimesi أَلَا gibi hurûf-ı istiftâhtır, tenbîh içindir ki mâ-baʹdinin tahakkuk ve sübûtunu ifâde eder, lisânımızda “âgâh ol” demekle taʹbîr olunur ve ekserî kaseme mukârin istiʹmâl olunur, ke-kavlihi: “أَمَا وَالَّذِي أَبْكَى وَأَضْحَكَ وَالَّذِي” Ve gâh olur ki kable’l-kasem hemzesi hâ’ya yâhûd ʹayna ibdâlle هَمَا ve عَمَا denir. Ve baʹzen elifleri hazf olunup هَمْ ve عَمْ dahi denir. Kezâlik أَمَا kelimesi حَقًّا yâhûd hemze-i istifhâmla أَحَقًّا maʹnâsına olur ki hemze-i istifhâm ikrârî olmakla râst ve sâbittir ve vâkiʹdir demek olur. Ve ʹinde’l-baʹz حَقًّا maʹnâsına mevzûʹdur. Ve ʹalâ-kavlin hemze ile مَاءٌ lafzından mürekkebdir ki شَيْءٌ maʹnâsınadır. Ve ʹarz için istiʹmâl olunur; nahvu: أَمَا تَعْطِفُ Pes vech-i mezkûr üzere elifin hazfiyle istiʹmâli sâyig olmakla Ḩarîrî’nin Durre’de هَمْ فَعَلْتَ وَهَمْ خَرَجْتَ kavlini taglît eylemesi nâ-be-câdır; niteki Şihâb tasrîh eylemiştir; ve minhu mâ vakaʹa fî Ṡâḩîḩu’l-Buḣârî fî kitâbi’l-hacc: “هَمْ هَذَا الْحَدِيثَ حَدِيثَ مَالِكٍ”

Vankulu Lugatı - أما maddesi

أَمَّا [emmâ] (hemzenin fethi ve mîm’in teşdîdiyle ve elifin kasrıyla) Bir kelimedir ki iftitâh-ı kelâm için mevzûʹdur. Ve bunun cevâbında fâ lâbüddür; tekûlu: أَمَّا عَبْدُ اللهِ فَقَائِمٌ Ve bunun cevâbında fâ’ya ihtiyâc olduğunun vechi budur ki bunun mefhûmunda te΄vîl-i cezâ vardır, gûyâ ki مَهْمَا يَكُنْ مِنْ شَيْءٍ فَعَبْدُ اللهِ قَائِمٌ demiş olursun.

أَمَا [emâ] (hemzenin fethi ve mîm’in tahfîfiyle) Bir kelimedir ki mâ-baʹdinde gelen kelâmı tahkîk için olur; tekûlu: أَمَا إِنَّ زَيْدًا عَاقِلٌ يَعْنِي أَنَّهُ عَاقِلٌ عَلَى الْحَقِيقَةِ لَا عَلَى الْمَجَازِ وَتَقُولُ أَمَا وَاللهِ قَدْ ضَرَبَ زَيْدٌ عَمْرًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı