اَلْخَرِيدُ [el-ḣarîd] (فَرِيدٌ [ferîd] vezninde) ve
اَلْخَرِيدَةُ [el-ḣarîdet] (ḣâ’yla) ve
اَلْخَرُودُ [el-ḣarûd] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Aslâ mess olunmamış yaʹnî dâmenine dest-i ricâl dokunmamış bikr kıza denir. ʹAlâ-kavlin be-gâyet ehl-i hayâ ve perdegî olmakla mecliste ekserî sâkit ve epsem ve âvâzı nerm ve âheste olan kıza denir, benât-ı zamâne gibi; tekûlu: رَأَيْتُ خَرِيدًا وَخَرِيدَةً وَخَرُودًا أَيْ بِكْرًا لَمْ تُمَسَّ أَوِ الْخَفِرَةُ الطَّوِيلَةُ السُّكُوتِ الْخَافِضَةُ الصَّوْتِ الْمُتَسَتِّرَةُ Cemʹi خَرَائِدُ [ḣarâ΄id] gelir ve خُرُدٌ [ḣurud] gelir zammeteynle ve خُرَّدٌ [ḣurred] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde, gûyâ ki ism-i fâʹilden cemʹdir. Ve
خَرِيدٌ [ḣarîd] Şerm ve hayâ eserine makrûn nerm ve mülâyim ve âheste sese denir ki kız sesi taʹbîr olunur; yukâlu: صَوْتٌ خَرِيدٌ أَيْ لَيِّنٌ عَلَيْهِ أَثَرُ الْحَيَاءِ Ve
خَرِيدَةٌ [ḣarîdet] Delinmedik inciye ıtlâk olunur; yukâlu: لُؤْلُؤَةٌ خَرِيدَةٌ إِذَا كَانَتْ لَمْ تُثْقَبْ
اَلْخَرُودُ [el-ḣarûd] (ḣâ’nın fethiyle) Şol ʹavret ki ziyâde hayâlı ola; yukâlu: جَارِيَةٌ خَرُودٌ أَيْ خَفِرَةٌ Ve خَفِرَةٌ [ḣafiret] ḣâ-i muʹcemenin fethi ve fâ’nın kesri ve râ-i mühmele ile ehl-i hayâ olan kimse.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı