ež-žeyl ~ اَلذَّيْلُ

Kamus-ı Muhit - الذيل maddesi

اَلذَّيْلُ [ež-žeyl] (لَيْلٌ [leyl] vezninde) Her şey΄in âhir ve encâmına denir; ve minhu yukâlu: جَاءَ فِي ذَيْلِ النَّاسِ أَيْ فِي آخِرِهِمْ ve yukâlu: هُوَ ذَيْلُ الْقَوْمِ أَيْ آخِرُهُمْ Ve ذَيْلُ الْإِزَارِ [žeylu’l-izâr] ve ذَيْلُ الثَّوْبِ [žeylu’šamp;-šamp;evb] eteklerinden ʹibârettir, dâmen maʹnâsına; yukâlu: جَرَّ ذَيْلَهُ وَهُوَ مَا جُرَّ مِنْ ثَوْبِهِ Ve ذَيْلُ الرِّيحِ [žeylu’r-rîḩ] rüzgârın kumlukta sadmesinden nâşî atıp süpürüntüsü şeklinde zâhir olan eser ve nişâneye ıtlâk olunur, gûyâ ki etekle süpürülüp çekilmiş tarzında bir sûret olur. Ve ذَيْلُ الدَّابَّةِ [žeylu’l-dâbbet] hayvânın kuyruğundan ʹibârettir yâhûd yere doğru sarkan kıllı ucuna ıtlâk olunur; yukâlu: فَرَسٌ طَوِيلُ الذَّيْلِ أَيِ الذَّنَبِ أَوْ مَا أُسْبِلَ مِنْهُ Ve ذَيْلٌ [žeyl] kelimesinin cemʹi أَذْيَالٌ [ežyâl] ve ذُيُولٌ [žuyûl] ve أَذْيُلٌ [ežyul] gelir. Ve

ذَيْلٌ [žeyl] Masdar olur, sevb etekli olmak maʹnâsına; yukâlu: ذَالَ الثَّوْبُ ذَيْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَارَ لَهُ ذَيْلٌ Ve hayvân kuyruğunu yukarı kaldırmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَالَ بِذَنَبِهِ إِذَا شَالَ Ve bir kimse nâz ve fahr ile eteklerini sürüyüp salınarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَالَ فُلَانٌ إِذَا تَبَخْتَرَ فَجَرَّ ذَيْلَهُ Ve ʹavret ve nâka zebûnlayıp hüzâle uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَالَتِ الْمَرْأَةُ وَالنَّاقَةُ إِذَا هُزِلَتْ Ve bir nesne hor ve bî-mikdâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَالَ الشَّيْءُ إِذَا هَانَ Ve bir adamın hâli alçaklamak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَالَتْ حَالُهُ إِذَا تَوَاضَعَتْ Ve bir adama küstâhâne lâübâlî muʹâmele eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَالَ إِلَيْهِ إِذَا انْبَسَطَ يَعْنِي تَبَسَّطَ غَيْرَ مُحْتَشَمٍ

Vankulu Lugatı - الذيل maddesi

اَلذَّيْلُ [ež-žeyl] (žâl’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Etek, dâmen maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı